20 Kasım 2011 Pazar

Daha iyisini yapacağız: Devrim-sonrası Orta doğu’yu bekleyen sorunlar




Konuşmacılar: Sofiane Chourabi (Tunuslu gazeteci, Kandil dergisi), Asmaa Alghoul (Filistinli gazeteci ve aktivist, Alghoul) ve Assaad Thebian Takreem (Sosyal medya danışmanı)
Moderatör: Prof. Dr. Abbas Vali (Boğaziçi Üniversitesi)

Prof. Dr. Abbas Vali:
v     Biz Arap dünyası için neden demokrasi yerine hep istikrarı düşünüyoruz?
v     Orta doğuda sürekli istikrarı korumak istediler ancak sonucunda Arap Baharı dediğimiz devrimler suratlarına tokat gibi çarptı.
v     Biz artık Mısır, Tunus, Libya, Suriye sokaklarında konuşulanları tartışmalıyız.

Assaad Thebian Takreem:
v     Öncelikle kalbim, aklım Tahrir’de. Mısırdakilerden sonra Lübnan’da neler oldu ona deyineceğim.
v     Lübnan bir diktatörlük değil, rejim 6 yıl önce değiştir ama bu demokrasi anlamına gelmiyor.
v     Biz Lübnan’da 50 kişi başladık protestomuza ardından hava şartları zor olsada 1000 kişi ile bitirdik yürüyüşümüzü. Süren protestolarda 3. hafta sonunda artık 25-30 bin kişi ile bakanlığa yürüyorduk ardından ise birden bitti her şey.
v     Bunun farklı nedenleri var, bazıları bizle ilgili bazıları ise dış etkilerle alakalı. Bizim isteklerimiz net değildi, bu büyük bir problemdi. Dışarıdan ise medyanın büyük etkisi oldu.
v     İnternette çok farklı kampanyalar yaptık. Onları anlatacağım.
v     Lübnan’da elektrikler sık sık kesilir ancak görevliler bunu inkar eder. Biz de bir ağ kurduk ve herkes bulunduğu yerde ne kadar süreyle kaç kere elektrik kesintisi olduğunu bildirdi. Böylece görevliler geldiğinde onlara bunları gösterebildik.
v     İnternette bir kan bağışı projesi yaptık.
v     Yolların bozukluğu Lübnan’da büyük bir sorun. Yollar çukur içinde, elimize kameralarımızı alıp bu görüntüleri çekip bir yerde topladık ve videolar hazırladık. Yolların bozuk olması veya elektriklerin kesik olması ülkemizdeki yolsuzluklar nedeniyle oluyor, bunu biliyoruz.
v     Ordunun farklı olabileceğini gösterdik kampanyalarla ve ordunun bizleri korumak için orada olduğunu söyledik.
v     İslami Parti kadın adayların fotoğraflarının yerine çiçek resmi koyuyor. Bunu protesto için Lübnanlı kadın bir blogger çıplak fotoğrafını yayınladı.
v     Bizler tüm dinlerin başladığı yerdeyiz ancak son 200 yıldır birbirimizi öldürüyoruz.
v     Burası hayatımda kapısında “Vize verir misin?” diye yalvarmadan girdiğim 2. ülke. Gençler hep beraber çalışarak bu vize işini bitirmeliyiz.

Prof. Dr. Abbas Vali:
v     Etkili, çalışır bir demokrasi için neler yapılabilir?

Sofiane Chourabi:
v     Dün Tunusluların başarısı ve farkını ifade etmeye çalıştım.
v     Türkiye kamuoyu Tunus’taki olumlu eğilimden haberdar olmalı.
v     Seçimler oldu, Nahda Partisi çoğunluğu aldı, diğer laik partilerle bir koalisyona gitme yolundalar.
v     Tunus şu an gerçekten bir demokrasi laboratuarı.
v     Gelecekte Siyasal İslam’ın durumunu göreceğiz. Biz başka bir ülke modeli istemiyoruz ancak Tunus modeli bir Siyasal İslam’la mutlu olabiliriz. Devşirme bir Siyasal İslam olmamalı.
v     Nahda halkın tamamını temsil eden bir parti değil ancak çoğunluk oyunu aldı.
v     Bizler tamamen tüm modern kazanımlardan ödün vermek istemiyoruz.

Asmaa Alghoul:
v     Araplar olarak biz demokrasiye geçtiğimizde 2 seçenek oluyor. Askerler veya İslamcılar.
v     Kabul ediyorum biz tamamıyla bir demokrasi kuşağı değiliz. Demokrasi görmedik biz, diktatörlük gördük.
v     Devrimler bizde yalnızca baskılar sonucu gelişen bir isyan olarak ortaya çıktı.
v     Tunus’taki deneyim iyi olabilir, Sofiane bizden öğrenin diyor. Şimdi demokrasi için İslamcılar gelip her şeyi kapmaz umarım diyorum.
v     Arap ülkelerinde önümüzdeki hükümetlerde siyasi özgürlükler olacak belki ama sosyal özgürlükler olacak mı?
v     Filistinle ilgili konuşacağım geri kalan bölümde.
v     Bizde intifada var ancak devrim yok.
v     Bir Fransız yazar “Despot yönetimlerde devrimler daha sert olur.” Diyor ona hak veriyorum.
v     Gazze’ye bakarsak Gazze Batı Şeria değil, orada bir devlet yok. Halk Filistin’de tek yönetim, birleşim istiyor.
v     Fetih veya Hamas önce işgalden kurtulalım diyor. Ancak Hamas’ı getirerek bir yerel sorun yarattıar ve bizi bu sorunla vuruyorlar.
v     Batı Şeria’da El Fetih İslamcıları, Gazze’de Hamas laikleri tutukluyor.
v     Seçim yapamıyoruz. İşgal var tamam ama düşmanı eleştirmek kolay olandır, biz içimizde kendimizi de eleştirmeliyiz. Bir tarafta Fetih var diğer tarafta Hamas var.

Assaad Thebian kötü bir haber vermek için söze giriyor:
v     Şu an aldığım habere göre Kahire’de blogger arkadaşımız Malik Mustafa gözünden vurulmuş. İşte görüyorsunuz demokrasi mücadelesi her şeye rağmen hiç bitmiyor.

Sofiane Chourabi:
v     Koalisyonda Cumhuriyet İçin Kongre Partisi, Cumhurbaşkanlığını aldı, bu parti milliyetçi bir parti. Seçimlerden önde çıkan Nahda ise Başbakanlığı aldı.
v     Önemli olan diğer bir mevki ise kurucu ulusal meclis olacağından onun başkanlığı, onun başkanının kim olacağı merak ediliyor, sanırım seçimlerden 3. çıkan  Ettakatolde Meclis Başkanlığını alacak.
v     Nahda’nın bir devlet yönetme geleneği yok. Şu an Tunus’ta hem beklentileri karşılayıp hem de önceki rejime ilişkin kalıntıları temizlemeye çalışacak.

Asmaa Alghoul:
v     Hamas ile Fetih yakın zamanda anlaşacaklar.
v     Unesco’ya üye olma ve Şalit takası güzel adımlar gerçekten.
v     Türkiye’nin rolüne gelirsek Erdoğan son konuşmasında Hamas’a “Taliban’a daha yakınsınız” dedi bu önemli. Hamas bunu ciddiye almalı.
v     Tek sorun işgal değil, iç sorunlarımızı da çözmemiz gerek.

Soru: Tunus gençliği kurucu meclise giremedi. Ne yapacak şimdi? Nahda’nın Ak Parti benzerliği ve örnek alması ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Sofiane Chourabi:
v     Tunus gençliği kasıtlı olarak siyasi arenadan uzaklaştırılıyor. Maalesef görüyoruz ki gençlik dışlanıyor.
v     Devrim sonrasında, devrim öncesinin tüm partilerinin gitmesi gerekiyordu. Onlarda devrim öncesi ortamın bir parçasıydı.
v     Tunus’ta şu an nesiller arası bir çekişme yaşıyoruz.
v     Nahda, Ak Parti’ye benziyor ve onun programını uygulamak istiyor.
v     Aslında Nahda İslamcıların tamamını temsil etmiyor, çok daha radikal gruplar var.
v     Evet bunlar bazı sorunlar ancak kademe kademe çözülecek.
v     Nahda başarısız olursa Tunus halkı onu da değiştirecektir.

Asmaa Alghoul:
v     Bana göre; Arap dünyasında halkı temsil edenler sağcılar, solcular ise elit bir kesimi temsil ediyorlar.
v     Siyasal İslam şu an önümüzdeki bir seçenek ve denemekten korkmamalıyız, deneyip görmek gerek.

Assaad Thebian:
v     Arap devrimlerine baktığımızda İslamcılar, diktatörlerin karşısındadır.
v     Bir geçiş dönemi yaşıyoruz ve asıl devrimimizi daha sonra yapacağız.

19 Kasım 2011 Cumartesi

Suriye’deki mücadeleyi neden ve nasıl desteklemeli?



Konuşmacılar: Fawaz Zakri (Suriyeli aktivist) ve Firas Al Ghannam (Suriyeli aktivist ve gazeteci)
Moderatör: Bekir Berat Özipek (Star, Today’s Zaman)

Programa biraz geç kaldım. Girdiğimde Fawaz Zakri henüz konuşmaya başlamıştı. Suriye’de devrim öncesi tarihi gelişimi anlatıyordu.

Fawaz Zakri:
v     Hafız Esad 82’de Hama’ya saldırdı ve bir katliam yaptı.
v     82’de artık Hafız Esad tam gücüne ulaşmıştı. Hiçbir muhalefet kalmamıştı.
v     Esad büyük oğlunu kendi yerin hazırlıyordu ancak onun 94’te ölümü nedeniyle diğer oğlu Beşar Esad taht için hazırlanmaya başladı.
v     2000’de Hafız Esad’ın vefatının ardından 20 dakikalık bir anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanlığı yaşı düşürüldü ve 34 yaşındaki Beşar için cumhurbaşkanlığı yolu açıldı.
v     Cumhurbaşkanlığı için bir referandum yapıldı ve Beşar Esad %99’luk bir oy aldı.
v     Esad seçilmesinin ardından reform sözleri verdi. Bunun üzerine halk umutlandı ve Esad’a süre tanıdı.
v     Müslüman Kardeşler de Esad’ın başkanlığını kabul etti ve reform sözlerini destekleyerek bekledi.
v     2005 yılında Baas Partisi reformlar açıkladı ancak uygulanmadı.
v     Suriye’de 15 Mart’ta başlayan devrimin en büyük amacı reformların yapılmasıydı. Başlarken büyük çoğunluğun aklında Esad’ın devrilmesi yoktu.
v     Suriye’de şu anda halen barışçıl sıfatını devam ettiren bir devrim var.

Firas Al Ghannam:
v     Suriye’nin dış politikasını anlatmak istiyorum.
v     Beşar Esad’ın 3. yılına kadar neredeyse Suriye’nin tüm ülkeler ile ilişkileri berbattı.
v     Amerika devrim kıvılcımları sonrası ileri görüşlü olduğu için Esad’ın yanında durmuyor.
v     Hamas şu an sessiz ancak tarafsız değil. Esad’ın karşısında duruyorlar.
v     İsrail ise Esad’ın gidişini bir tehdit olarak görüyor ve Esad’ın yanında yer alıyor.
v     Suudi Arabistan, Suriye’nin hep düşmanıydı ve araları hep kötüydü ancak Suudi Arabistan devrimin kendisine ulaşmaması için Esad’ın devrilmesine karşı duruyor.
v     Suriye rejimi Pkk’yı yetiştiren bir ülkeydi. Öcalan’ı destekleyen bir ülkeydi.
v     Suriye’nin Türkiye’ye karşı kullandığı tehditlerden biri hatta en önemlisi Pkk.

Soru - Işıl Eliçin: Suriye’nin Kürtleri ve muhalefet yapısı hakkında neler söylersiniz?

Fawaz Zakri:
v     1962’de nüfus sayımı yapılırken Suriye’deki Kürtlerin bir kısmı Türkiye’den gelme olduğundan onlara vatandaşlık verilmedi. 15 Mart’a kadar durumları değişmedi.
v     Kürtler Suriye’de ayrı bir millet olarak kabul edilmiyor. Baas Partisi, Arap Milliyetçisi bir parti.
v     Kürtler açık konuşmuyor. Esad sonrası bir Federasyon hayali kuruyorlar ancak diğer tüm muhalif fraksiyonlar buna sıcak bakmıyorlar. Kültürel özgürlüklere tamam diyorlar.
v     2001 yılında Şam Baharı adı altında Şam toplantıları düzenlendi. Muhalefet liderleri toplandı ve bir Şam deklarasyonu yayınlandı. Bu deklerasyon yayınlandıktan sonra Suriye’de yer almayan Müslüman Kardeşler de dışarıdan destek verdi. Ancak sonucunda reformlar yeniden askıya alındı. Uygulamaya sokulmadı.

Soru: Türk medyasının tavrını nasıl buluyorsunuz? Nusayrilerin durumu?

Fawaz Zakri:
v     Ben kişisel olarak Nusayriler tek başına yıllardır istediği gibi yönetirken ülkeyi kimse ses çıkarmıyordu şimdi demokrasi mücadelesi verilirken neden “Nusayriler ne olacak?” deniyor anlamıyorum. –Benim de kişisel yorumum olacak ancak sanırım Fawaz Bey burada demokrasinin ne anlama geldiğini gözden kaçırmış.-
v     Nusayrilerin büyük çoğunluğu Esad yanlısı ancak tamamı öyle değil.
v     Suriye’de istenen medeni ve çok kültürlü bir yönetimdir.
v     Nusayrilere karşı bireysel saldırılar olabilir ancak toplu bir intikam olmayacağını muhalefet garanti ediyor.
v     Türkiye medyası devrimin ilk zamanları bizi neredeyse kovuyordu Amerikan oyunusunuz diye.
v     Türkiye’deki durum “Haklısınız evet yanınızdayız ancak Esad giderse ne olur?” şeklinde.

Firas Al Ghannam:
v     Devrim sonrası Suriye’de Nusayriler dışlanacaksa devrim hiç olmasın! –Firas’ın bu sözü salondan büyük alkış aldı.-
v     Türkiye, Suriyedekilerin %5’ini medyaya taşıyor. İktidar açıklama yaparsa ilgileniyor ancak o zaman medya hareketleniyor.

Soru - Husam Alkadlaby:
v     Öncelikle dünkü tartışmalardan ötürü özür dilerim.
v     İslamla demokrasi arasındaki ilişkiye nasıl bakıyorsunuz?
v     Türkiye’de bu denge çok başarılı, siz buradaki yaşamınız boyunca bundan nasıl etkilendiniz?

Fawaz Zakri:
v     İslam ile demokrasinin birlikte olmayacağından bahsedenler bana göre İslamdan korkanlar.
v     Türkiye’de 2002 öncesi bu korkular vardı ancak boşa çıktılar.


Dikkatli ol Esad, sırada sen varsın: Esad’la nasıl başa çıkmalı?






Konuşmacılar: Husam Alkatlaby (Suriye Ulusal Konseyi üyesi), Omar Almuqdad (Suriyeli aktivist)
Moderatör: Mustafa Akyol (Star)

Mustafa Akyol:
v     Arapların Atatürk’ü çoktur. Tek partili hayatı uzun süre yaşamışlardır ancak Arapların demokrasiye geçişte Menderes’i yoktur.
v     Dünyaya bakışta anti-emparyalizm tek meseleniz olursa bunun üzerinden içerde kurulan dikta hareketlerini gözden kaçırırsınız.

Husam Alkatlaby:
v     Suriye biraz flu bir konu.
v     Tunus nasıl Mısır’ı etkilediyse bu süreçte; Mısır’ın tarihsel rolü, geçmişi, konumu ve durumu da bizleri etkiledi.
v     Suriye’de Daraa’da aşiretler yaşar. Daraa, Şam gibi büyük değildir. Aşiretler daha yakın ve daha bağlı bir yapı olduğundan orada başlayan eylemlere öldürerek tepki verilmesi aşiretleri birlik olmaya ve tepkinin doğmasına yol açtı. Tutuklamalar orada başladı. Ardından talepler dile getirildi ve devrim orada başladı.
v     Rejim en başta biraz nazik olup tavizler verebilirdi ancak protestoları vahşice bastırdılar, onlar böyle davranınca tepkiler dalga dalga diğer kentlere de yayıldı.

Omar Almuqdad:
v     Arap dünyasında yaşananlar bana göre tek bir amaç taşıyor ancak farklı koşullarda gerçekleşiyor.
v     Suriye’de 9 aydır barışçıl protestolar sürüyor. Bu Suriye’deki bir başkaldırı ve Suriyeliler tarafından yapılıyor.
v     Suriye’de 4 çocuk “İnsanlar Rejimin Değişmesini İstiyor!” yazınca devrim başladı.
v     Biz hep dış müdahaleden bahsediyoruz. Esad tanklarını insanları öldürmek için gönderirken, Suriyeliler destek bekliyor. Devrimimiz barışçıl bir devrim, 9 aydır sabırla barışçıl şekilde sürüyor. Bizim basınımız bunları asla yazamıyor.
v     İnsanlar hep “Esad giderse ne olacak?” diyor. İç savaş çıkar sanıyorlar. Bu cevabı bekliyorlar. Hayır. Ben ülkemin insanlarına güveniyorum. Rejimin Uluslararası Ceza Mahkemesinde sona erdiğini görmeden, Esad’ın yargılandığını görmeden vazgeçmeyeceğiz.
v     Ben 7 kere hapse girdim, ellerimi kırdılar yazıyorum diye, her tarafımı kırdılar. 99’dan beri rejime muhalifim. Üniversiteyi 1 yıl cezaevinde, 1 yıl dışarıda, 1 yıl cezaevinde, 1 yıl dışarıda okuyarak bitirebildim. Ben şu an Türkiye’de mülteciyim. Biliyorum, belki bugün yemek yerim, yarın yiyemem.
v     Bu kişilerin artık gitmesi şart, dünyadaki tüm dürüst kişilerin de yanımızda olması lazım.
v     Esad rejimi Suriye’de bitti. Yalnızca uluslar arası destekle yaşıyor.
v     Esad’la ilgili artık yalnızca “Dur!” demekten ötesini, somut adımları bekliyoruz.
v     Biz ABD’den para falan almıyoruz. Türkiye’deki dostlarımıza ihtiyacımız var. Suriye yanınızdaki ülke, biz kardeşiz, aynı gelenekteniz. O yüzden şu an Türkiye’de sürgünde tek yapabildiğim insanları bilgilendirmek. Türkiye’deki kardeşlerimizin bir şeyler yapacağından umutluyum.

Assaad Thebian Takreem (Sosyal medya danışmanı):
v     Omar’a katılmıyorum. İnsanlar yardım edecekse, insanlık için etmeli. Geçmiş bağlar vs. değil yardımda önemli olan insanlık olmalı.

Suriye’deki Kürtlerle ilgili gelen bir soru üzerine;

Husam Alkatlaby:
v     Kürt realitesini destekliyorum tabii ama Suriye’de Kürtler kendi aralarında bölünmüş durumda. Kürt partileri açık bir tutum sergilemiyor Esad rejimine karşı. Kürt partileri dr çerçeveden bakıyor ve yalnızca etnik çıkar peşindeler.
v     Kürtler Suriye’den ayrılmak isterse buna bir şey diyemem ancak şu an bir şey yapmıyorlar.
v     Suriye yönetimi Hamas, El Kaide ve Pkk kartlarını kullanmak istiyor.
v     Türkiye olası bir Suriye müdahalesini eğer muhaliflerle koordineli şekilde yapmazsa büyük sorun çıkar.

Khalid Abol Naga kürsüye gelerek kendisine Twitter üzerinden gelen bir fotoğrafı gösterdi. Fotoğraf Tahrir meydanından geliyor. Tahrir’de 1 milyona yakın bir kalabalık orduyu protesto ederken Suriyeli muhaliflere destek amaçlı dev bir Suriye bayrağı açmış.

Soru: Devrimin barışçı olduğu söylendi ancak rejimden ayrılan askerler operasyon yapıyor mu?

Omar Almuqdad:
v     Ordunun karşılıklı durumu kendi içlerinde gelişen bir problem ve kendini savunma şeklinde gerçekleşiyor. Bahsedilen durum ordunun içindeki bir durum ve karşılıklı gerçekleşiyor.

Bu noktada, Omar Almuqdad’ın Türkiye ile Suriye’nin ortak geçmişine atıf yaptığı konuşmasıyla alakalı olarak salondaki Suriyeliler ile karşılıklı bir tartışma oldu. Salondaki Suriyeliler Türkiye’nin askeri müdahalesine sıcak bakmazken, Osmanlı’nın Suriye’de işgalci olduğunu savundu.

Husam Alkatlaby:
v     Tarihe baktığımızda Türklerin tarihinde Osmanlı dönemi Türkler ile Müslümanlar bir’di şeklinde yer alırken, Araplar için bu durum bir işgaldi olarak bakılır.
v     Baktığımızda Endülüs de her ne kadar ekonomi ve kültürü geliştirse de bir işgaldi.
v     Osmanlı’nın Suriye’deki var oluşu da bir işgaldi.

Salondaki Suriyeliler arasındaki tartışmalar sürdü ve panelin bitişinde de devam etti.

18 Kasım 2011 Cuma

Anı yaşamak: Orta Doğu’daki ezeli, ebedi, ceberut diktatörleri nasıl devirdik?


Konuşmacılar: Wael Abbas (Mısırlı aktivist, Misr Digital), Adham Bakhry (Mısırlı grafiti sanatçısı), Sofiane Chourabi (Tunuslu gazeteci, Kandil dergisi)
Moderatör: Mete Çubukçu

Mete Çubukçu:
v     Bu direniş ve devrimleri adalet ve vicdan arayışı olarak görüyorum.
v     Tunus’ta ve Mısır’da özellikle (görme imkanı bulduğum için söylüyorum) sürekleyici dinamik gençlerdi.
v     Ayaklanmanın 3 temel dinamiği olduğunu düşünüyorum. Bunlar sokak, çadır ve onur.
v     Tahrir’de eylemler sırasında konuştuğum bir kadın; “Onurumuzu yitirmiştik, Mısır’ın her türlü politikasında onurumuzu yitirmiştik. Şimdi o nedenle buradayız!” demişti.

Mete Çubukçu: Siz bir blog sahibisiniz değil mi? Sosyal medyayı nasıl kullandınız?
Bugün durum nedir? Devrim sonrası geri mi itildiniz?

Wael Abbas:
v     Askeri Konseye karşıyız. Sivil bir devlet istiyoruz. Tahrir’de eylemler devam ediyor.
v     Ben bir blogger’ım. Mısır’da geleneksel basın, Mübarek aleyhine hiçbir haberi yapmaz, halkın gördüğü hiçbir gerçeği yansıtmazdı. Bizler bu blog ortamlarını keşfettiğimizde buralarda ilk zamanlar videolar, yazılar paylaşıyorduk. Sonrasında bu blog ve forumların her şeyi yapabileceğimiz, yayabileceğimiz ve paylaşabileceğimiz bir ortam olduğunu fark ettik. Ben de bu nedenle fotoğraf makinemi alarak sokaklara çıktım ve olan bitenle alakalı videolar, fotoğraflar çekip bunları haberleştirerek blogumda yayınlamaya başladım. 2005 yılında artık blogumdaki malzemeler diğer sitelerde ve bloglarda kullanılmaya başlandı. Güvenilirlik kazandım. Geleneksel medyada yer almayanları yayınladım, polislerin yaptığı ahlaksız işlerin görüntülerini yayınladım. Bunlar öylesine etkili oldu ki geleneksel medya dahi kayıtsız kalamadı, bu görüntüleri kullandı.
v     Diğer ülkelerdeki blogcularla da sürekli temas halindeydik. Deneyimlerimizi paylaştık. Yıllarca Farsça-Arapça, İngilizce çeviriler yaparak birbirimizin deneyimlerinden yararlandık.
v     Sosyal medya Mısır’da halk için bir platform haline geldi. Geleneksel medyanın tavrından kurtulmuş ve internet ortamında özgürleşmiştik. İnternet bizim için bir katalizor görevi gördü.

Adham Bakry:
v     Mübarek istifa ettiğinden bu yana işler farklı gelişti. Bazıları o gidince evlere döndü ama biz Ocak ayında sokağa çıktığımızda adalet istedik. Ancak şimdi bazıları mücadelemiz konusunda şüpheye düşüyor. Çünkü bir çok insan hapse giriyor ve ekonomi hala kötü bunlar Askeri Konsey’in taktikleri.

Mete Çubukçu: Şu anki problem nedir?

Adham Bakhry:
v     Aslında bir şey değişmedi. Hala 12 bin siyasi tutuklu var. Siviller hala askeri hüküm altında. Hala seçimlerin olup olmayacağı veya nasıl olacağı, ne zaman olacağı ile alakalı bir bilgimiz yok.
v     Hala protesto organize ediyoruz ama insanlar artık kolay gelmiyor. Askeri, protesto etmekten korkuyorlar. Bu insanlarla diyalog kurma imkanımız kısıtlı ancak onları ikna etmek zorundayız.

Sofiane Chourabi:
v     Tunus işle Mısır farklı. Devrim öncesine bakarsak Mısır’da en azından belli bir muhalefet vardır. Ekonomik olarak Tunus’tan daha iyiydi. Koşullar farklıydı.
v     Devrim sonrası Bin Ali’yi koruma altına alan tüm maddeler yasalardan kaldırıldı ve bir seçim yaptık.
v     Devrim öncesi medya devletin elinde bir oyuncaktı. Kesinlikle halkın durumunu yansıtmıyordu.
v     Bouazizi kendini yaktıktan sonra her şey tersine dönmeye başladı. Medya da bu durumu görmezden gelemedi.

Soru: Gelecekte ne olacak?

Wael Abbas:
v     Ülke şu an bir cunta kontrolünde. Ordu ile devrim yanlıları ayrılmış durumda. Mücadelemize devam ediyoruz. Askerler farklı propagandalar ile devrimi lehlerine çevirmeye çalışıyorlar. Mısır hala büyük problemler içerisinde.

Sofiane Chourabi:
v     Tunus, demokrasi istedi. İslami kökenli Nahda demokratik olduğunu söylüyor ancak tüm adımları yakından takip edilecektir. Siyasi İslam’ı mı, yoksa demokrasiyi mi temsil ediyorlar, göreceğiz.


Ø   Adham Bakhry aynı zamanda bir graffiyi sanatçısı, bu noktada gelen bir soru üzerine iki grafiti sloganını söyledi.
“CADDEYE ÇIK, SOKAKLARA ÇIK!”
“EVDE OTURMAK İŞE YARAMAZ!”

Türkiye’de askerlerin elit bir kesim olduğu, Mısır’da ise askerlerin halkın içinden çıktığının söylendiği ve bu nedenle halk içindeki ordu desteğiyle alakalı bir soru soruldu Mısırlı aktivistlere.

Wael Abbas:
v     Yanılıyorsunuz, Mısırda da askerler elit bir sınıf. Ordunun maaşları kimseninki gibi değil, sağlıkları iyi, özel hastaneleri var, otelleri var, spor kulüpleri ve marketleri bile var. Halktan farklılar. Generallerin bazıları iş adamı ve vergi bile vermiyor. Bu pozisyonlarını kaybetmek istemiyorlar.
v     Bana göre Mısır’da eğitim, yoksulluk gibi sorunların halledilmesi gerek. Mısır artık iç çıkarlarını düşünmeli, halkın çıkarlarını düşünmeli ve halkın sorunlarını çözmeli. Mısır’ın geleceği Amerika, Suudi Arabistan ve İsrail’in çıkarlarına dayanmamalı.

Soru – Husam Alkatlaby(Suriyeli Aktivist):  Devrimle ilgili bir gün “Keşke yapmasaydık.” der misiniz? Durum daha kötüye gider mi?

Adham Bakhry:
v     Mısır’da bunu demeyeceğiz. Evet, belki asker var ama ben ilk sokağa çıktığımda bir değişim gördüm. Halkıma güveniyorum.

Sofiane Chourabi:
v     Tunus’ta devrim sırasında Bin Ali kaçarken geri döneceğini planlıyordu ancak asker halktan yana tavır aldı ve siyaset yapmadı.
v     Bizde siyasi tutuklu yok.
v     Gelecekle ilgili korktuğumuz bireysel hak ve özgürlükler meselesi ve biraz da dini söylemler korkutuyor. Acaba özgürlükler gidecek mi şeklinde.
v     Tunus’ta minimum demokrasi şartları oluşmuştur.

Erdoğan’ın laiklik vurgusu ile alakalı bir soru üzerine ve Türkiye modeliyle alakalı bir soru üzerine Abbas başını sallayarak hayır dercesine söze girdi;

Wael Abbas:
v     Bizim için bir ülkede her kesimin özgürce yaşaması önemli.
v     Model ülke diye bir şeye inanmıyorum. Her ülkenin sorunları vardır. Bunları Amerika veya İtalya’da görüyoruz. Türkiye’de olduğumuz için başka ülkelerden örnek veriyorum :))

Sofiane Chourabi:
v     Nahda, Ak Parti yolunda diye bir düşünce var. Ben bundan emin değilim. Şimdilik bir selefi akım ile radikal bir söylem görmedik ancak bir İslami rejim var ve bu parti içerisinde oradan gelenler de var. Bu bizde tereddütlere yol açıyor.

Wael Abbas’ın ve diğer bazı Mısırlıların bloglar üzerindeki etkinliğiyle alakalı olarak “Yurtdışında eğitim aldınız mı?” şeklindeki soruya;

Wael Abbas:
v     Hayır, dışarıda bir eğitim almadım ama şimdi içeride gençleri eğitiyorum.